İlk kez yelkenli teknede: Ayrılmadan önce bilmeniz gereken 10 şey

Biri sizi onlarla bir yelken tatili geçirmeye davet etti mi? Tebrikler! Unutulmaz bir deneyim garantilisiniz. Ama ilk yelken gezinizden tam olarak ne beklemelisiniz? "Çaylak" olmamak için buna nasıl hazırlanmalı ve gemide nasıl davranmalısınız? Deneyimli denizcilerden ipuçlarımıza ve tavsiyelerimize göz atın.

Daha önce bir karavanda veya karavanda bir tatil geçirdiyseniz, depolama alanı eksikliğinin nasıl bir şey olduğu hakkında zaten iyi bir fikre sahip olacaksınız. Tıpkı bir karavanda olduğu gibi, tasarımcılar bir yelkenli teknenin içini tasarlarken inanılmaz derecede yaratıcıdır, bu nedenle gemide epeyce farklı dolap ve depolama alanı vardır. Hemen hemen her yerde depolama alanları ile karşılaşacaksınız ve konaklamanız sırasında hepsini keşfetmeyeceksiniz. Bu alanların çoğuna erişim daha zor olma eğilimindedir (yatak altı veya salon kanepeleri gibi), bu da onları daha az kullanılan eşyaları saklamak için daha uygun hale getirir. Kişisel eşyalarınız için muhtemelen çok geniş olmayan bir kabinde küçük bir dolap tahsis edilecektir, bu nedenle neyi nasıl paketleyeceğinizi dikkatlice seçmelisiniz. En iyisi eşyalarınızı istiflemesi kolay bir kumaş çantaya koymaktır . Genellikle bir teknede, seyahatinizin geri kalanında kıyafetlerinizi açar ve çantayı yatağınızın altına koyarsınız. Motorun bir parçası veya saklama bölmesinin bir kısmını kaplayan bir su deposu olabileceğinden, bir bavul sığmaz.

Peki tam olarak ne paketlemeli? Aşağıda bir yaz yat tatili için temel bir kontrol listesi bulacaksınız. Kaptanınız Baltık'ta veya Birleşik Krallık'ta bir seyahat planlıyorsa, başka ne eklemeniz gerektiği konusunda size tavsiyelerde bulunabilirler.

Teknede ihtiyacınız olacak giysiler ve ayakkabılar

• Şort.
• Hafif uzun pantolon.
• Geceleri üşüyebileceği için polar ceket, sweatshirt veya kazak.
• Kuru arazi için ayakkabılar: biraz yürüyüş yapacaksanız sandaletler veya yürüyüş botları.
• Parmak arası terlikler veya timsahlar, özellikle banyoyu ziyaret ederken.
• Teknede dolaşmak için beyaz tabanlı kanvas ayakkabılar, ancak yalınayak da gidebilirsiniz.
• Deniz kestanelerinin bulunduğu bir bölgeye gidiyorsanız su ayakkabısı.
• İç çamaşırı ve çorap.
• Tişörtler ve tank üstleri.
• Mayo veya bikini, ıssız koylarda her ne kadar sıska daldırma her zaman bir seçenek olsa da (mürettebat kabul ederse).
• Gece kıyafetleri – bu nereye ve ne zaman gideceğinize bağlıdır. En popüler yelken destinasyonlarında, geceleri kabininizde sıcacık olacaksınız ve hafif bir tişört iyi olacaktır, ancak sezonun sonuna veya başlangıcına doğru geceler biraz soğuk olabilir ve iyi bir sıcak çiftin tadını çıkaracaksınız. pijama.
• Güneşten korunmak için başlık çok önemlidir – şapka, atkı vb.
• Kadınlar, bir restoranda akşam yemeği için en az bir hafif elbise aldığınızdan emin olun.
• Bacaklarınızı ve kollarınızı güneşten korumak için hafif giysiler – özellikle Karayipler'de yelken açarken kullanışlıdır, ancak güneş yanığı riskinin olduğu her yerde faydalıdır. Gerekirse mayomun üzerine atabileceğim, sırtımı, omuzlarımı ve kollarımı kapatabileceğim hafif, uzun kollu pamuklu bir gömleği sevmeye başladım.
• Su geçirmez rüzgarlık – Takmayabilirsiniz bile ama olması güzel.
• Soğuk havalarda jile/hafif vücut ısıtıcısı.
• Yelken yaparken ellerinizi kullanmayı planlıyorsanız, yelken eldivenleri işinize yarayacaktır, ancak bisiklet eldivenleri veya parmaklarınızı kestiğiniz normal iş eldivenleri işinizi görecektir.

Kozmetik: büyük bir banyo beklemeyin

İhtiyacınız olan her şeyi bir kozmetik çantasına koymanızı ve ardından banyoyu her ziyaret ettiğinizde çabucak yanınızda götürmenizi öneririz.

• Güneş kremi, tercihen biyolojik olarak parçalanabilir. Birinin üzerine kayabileceği yağı almamak ve her yere fışkıran ve güvertenin her tarafında hoş olmayan yağlı damlacıklar bırakabilen sprey bronzluktan kaçınmak en iyisidir.
• Güneş sonrası kremi veya jeli ve güneş yanığını tedavi edecek bir şey.
• Dudak kremi/salve.
• Duş jeli, şampuan ve saç kremi daha küçük kaplarda – Yine biyolojik olarak parçalanabilenleri tercih edin.
• Böcek savar.
• Çamaşır sepeti.
• Diş fırçası ve diş macunu.
• Tırnak makası (hedefinize uçuyorsa).
• 2 hızlı kuruyan havlu.
• Elbise mandalları.
• Kulak tıkaçları – Bir oda arkadaşının horlaması ve gece boyunca motor gücünü kullanarak seyahat etmesi durumunda yardımcı olurlar.

Temel ilaçlar

Her teknede bir ilk yardım çantası olmalıdır, ancak kendi ilacınızın olması daha iyidir.

• Parasetamol.
• İbuprofen.
• Aktif kömür – Sadece ishal için değil, aynı zamanda zehir yutulması durumunda da önlem olarak kullanılır.
• İshal için ilaçlar.
• Burun damlaları.
• Öksürük pastilleri.
• Bazı denenmiş ve test edilmiş akşamdan kalma tedavileri (örn. Alka-seltzer).
• Deniz tutması için ilaç.
• Antihistamin krem – Yalnızca böcek ısırıklarında işe yaramaz, aynı zamanda güneşten veya başka bir şekilde hafif yanıklar için de kullanılabilir.
• Antihistamin damlaları - Krema ek olarak damla paketi, güneşte kızarıklık için iyi çalışır.
• Efervesan multivitamin – Aynı zamanda suya güzel bir lezzet katar.
• Dezenfektan – Yarayı ıslatmayan ve iyileşmeye yardımcı olan Alfasilver spreyi şahsen tavsiye ederim.
• Alçı ve bandajlar.

Diğer temel öğeler veya önerilen öğeler

• Güneş gözlükleri – Kesinlikle onlarsız yapamazsınız, güneş gemide çok serttir. İki çift paketleyin.
• Gözlükleriniz için kordon – Özellikle diyoptrik gözlük takıyorsanız veya güneş gözlükleriniz bir servete mal oluyorsa. Suya bir baktığınızda tatilinizin geri kalanında gözlerini kısarak bakacaksınız.
• Far veya meşale.
• Eşyalarınız için daha küçük bir su geçirmez çanta olan kuru çanta, plajda yüzüyorsanız veya kürek sörfü yapıyorsanız kullanışlı olacaktır.
• Kara gezileri için istiflenebilir sırt çantası veya alışveriş ve banyo gezileri için kanvas çanta.
• Hafif okuma materyali (genellikle bir teknede fazla okuyamazsınız ve Nietzsche bavulunuzun yarısını alır).
• Akıllı telefonunuzdaki veya flash sürücünüzdeki müzik – ⁠ bazı teknelerde USB girişli daha eski bir radyo bulunur. Kendi taşınabilir hoparlörünüz de kullanışlı olabilir.
• Akıllı telefonunuz ve diğer gadget'larınız için şarj cihazı. Daha pahalı cihazlarınızı evde bırakın, tuzlu ortam elektronik için iyi değil.
• Tam şarjlı güç bankası.
• Şnorkel ve dalış gözlüğü.
• Şişme yatak, paddleboard vb. (Kaptan kabul ederse).

Belirli nezaket kurallarına ve basit düşünceye uymak, bir teknede en sık görülen hastalığı önleyebilir: kabin ateşi . Söylediği gibi, hepiniz " aynı gemide " olacaksınız. Aşağıdaki tavsiyelerden bazıları açık görünebilir, ancak şaşırtıcı bir şekilde, bir yelkenlide nasıl davranmaları gerektiğinin tamamen farkında olmayan insanlar var.

Hatırlanması gereken ilk şey, bir teknenin bir otel olmadığı ve kabininizin bir otel odası olmadığıdır. Teknede kalmak daha çok rahat bir kamp deneyimi gibidir. Kabinler genellikle ses geçirmez değildir, bu nedenle kabininizde ne söylerseniz veya yaparsanız başkalarının bunu bilmesi oldukça olasıdır (evet, biz de sevişmekten bahsediyoruz).

Kaptan, kadırga görevi (bulaşık yıkamaktan ve yemek pişirmekten kim sorumludur - genellikle ekip üyeleri birlikte yemek yer ve sırayla görev yaparlar) veya paranızı bir araya toplamak gibi bazı kuralları kesinlikle koyacaktır. Teknenin stoklanması ve diğer toplu harcamaların (motorin veya marina konaklamaları gibi) ortak bir bütçeden ödenmesi ve gerektiği gibi yatırılması yaygın bir uygulamadır. Bu nedenle, yanınızda yeterli nakit olduğundan emin olmak için önceden kaptana danışın. Her halükarda, ortak bütçeden alınanın herkese ait olduğunu unutmayın. Issız bir adaya bırakılmak istemiyorsanız, bir paket kurabiyeyi cilalamadan önce diğerlerine sormak iyi bir fikirdir.

Gemide düşünceli olmak su tüketimi için de geçerlidir . Tuzdan arındırma sistemine sahip bir tekneniz yoksa (ki bu genellikle kiralık teknelerde yoktur), tatlı su kapasitesi sınırlıdır. Genellikle denize açılmadan önce doldurulan ve yol boyunca marinalarda tekrar doldurulabilen bir veya iki tatlı su tankı vardır. Ancak, seyahat planlarınıza bağlıdır. Kalışınızın geri kalanı için ayrılmadan önce aldığınız suyla yetinmeniz de oldukça olasıdır. Ve eğer onu boşa harcarsanız , en büyük korsan cezası olan bir omurga taşımaya hazır olabilirsiniz. Bu yüzden sadece gerçekten zorundaysanız duş alın. Denize girdikten sonra saçınızı ve yüzünüzü yıkayın, tuzlu su sağlıklıdır ve buna alışacaksınız. Ve bulaşıkları yıkarken bile dikkatli olun . Çoğu teknenin mutfağında, bulaşıkları tatlı suyla durulamadan önce yıkadığınız bir tuzlu su pompası bulunur. Gerçekten su tasarrufu yapmak isteyenler deniz suyunda bile yemek pişiriyor (makarna suyunun yine de tuzlanması gerekiyor). Diğer durumlarda, elbette, kahvaltıda kahve ve çay yapmak da dahil olmak üzere tanktaki suyu kullanın. Ancak mide rahatsızlığından kaçınmak istiyorsanız, kaynatılmamış tank suyu içmemek ve bunun yerine şişelenmiş su kullanmak en iyisidir.

Güverte genellikle ahşaptır ve çizilme riski vardır. Bu nedenle çıplak ayakla veya bu amaç için özel olarak tasarlanmış hafif güverte ayakkabılarıyla yürümek olağandır (güvertede kum veya çakıl bulaşmasını önlemek için bu ayakkabıları kıyıda giymeyin). Ayakkabıların da beyaz tabanlı olması gerekir ki iz bırakmasınlar. Düz kanvas olanlar idealdir.

Özellikle yelken yaparken teknenin etrafında dikkatli hareket ediyoruz. İç kısım genellikle tutunmak için çeşitli korkuluklarla donatılmıştır. Ancak bunlar, özellikle daha büyük bir insansanız, tutunmak için değil, istikrar sağlamak için tasarlanmıştır. Güvertede hareket ederken ekstra dikkatli olun ve koşmayın . Bir şeye tutunmak her zaman iyi bir fikirdir - ister korkuluklar ister örtüler (direği sabitleyen metal kablolar) olsun. Unutmayın, kolayca kırılabilecekleri için asla kapaklara veya pencerelere tırmanmayın. Bir charter teknesindeyseniz ve depozito sigortanız yoksa, makul miktarda para kaybedersiniz.

Bir tekneden inmenin birkaç yolu vardır, ancak bu, teknenin nasıl demirlendiğine bağlıdır. En yaygın ve uygunsuz yol, teknenin rıhtıma kıç tarafına demirlenmesidir. Ya mesafe kıçtan sadece bir adım atacak kadar kısadır ve güvenli bir şekilde karaya çıkarsınız ya da boşluğu kapatmak için kıç ile iskele arasına bir iskele (paserelle) yerleştirilmelidir. Özellikle dalgalar varsa, bu kalas biraz dengesiz olabilir, bu yüzden yine dikkatli olmakta fayda var. Şüpheniz varsa, birinden size yardım etmesini istemekte utanılacak bir şey yoktur.

İkinci en yaygın yol, tekneden inmektir . Korkuluk yandan açılma eğilimindedir, ancak bazen üzerinden geçmeniz gerekir. Ellerinizi serbest bırakın, tüm eşyalarınızı bir başkasına verin veya iskeleye atın ve karaya çıkarken parmaklıklara, direklere veya kefenlere tutunun. Teknenin yüksekliğine ve iskeleye olan mesafesine bağlı olarak, kaptan ya bir merdiven ya da basamaklı bir usturmaça (üzerine basmak için tasarlanmış bir usturmaça) yana koyar ya da tekneden iskeleye doğru adım atabilirsiniz. Ancak, korkuluktan çıktıktan sonra daima kenarda durun ve yere tek seferde ulaşmaya çalışmayın. Bacaklarınızın sandığınızdan daha kısa olduğunu keşfetmenin en iyi yolu, korkulukların kasıklarınızı keseceği şekilde teknenin yanından sarkıtılması değil. Teknenin ucu iskeleye dönük ise korkulukta açıklık olmaması dışında aynı işlem uygulanır.

Bazen yat limanında yeterli yer yoksa, başka bir tekneye bağlanacak ve güvertesi üzerinden karaya çıkacaksınız. Bu durumda, yandan inerken olduğu gibi aynı prosedürü izleyin. Diğer teknenin mürettebatına, onların teknesine binme niyetinizi bildirmelisiniz, ancak bunu yapmamanız genellikle sorun olmaz. Başka bir gemiye (muhtemelen rızası ile) bağlandığınızda, teknenizi güvertede bırakacağınız anlaşılır. Ayakkabılarınız üzerindeyken asla başkasının teknesinde yürümeyin ve mümkünse diğer mürettebatın mahremiyetine saygı göstermek için bahşişin üzerinden geçin. Aşağıdaki kabinde öğleden sonra siesta yapıyor olabilecekleri için sessiz olmaya çalışın.

Bu bölümü okuduktan sonra ölümün neredeyse her fırsatta pusuya yattığını düşünebilirsiniz ama durum böyle değil. Neyse ki, denizdeki ciddi kazalar istisnadır ve genellikle deneyimsizlik veya hafife almanın sonucudur. Her şey risklerin farkında olmak ve buna göre davranmakla ilgilidir. Paradoksal olarak, genellikle en dramatik görünen durumlar (örneğin, güverteye su sıçraması veya yalpalama gibi) hiç tehlikeli değildir, oysa hafif rüzgarlı güneş ışığında yat limanına yapılan önemsiz bir koşu tehlikeyle dolu olabilir. Önemli olan her zaman kaptanı dinlemektir, çünkü onlar ne yaptıklarını ve neden yaptıklarını bilirler. Aksi takdirde yelken, dinlenmek, güneşlenmek, saçınızdaki rüzgar, güzel yerler ve eşsiz deneyimler demektir.

Uygun bir kaptan, yelken açmadan önce size güvenlik eğitimi vermelidir: can yeleklerinin nerede bulunduğunu (her tekne, kapasitesine veya mürettebat üyesi sayısına karşılık gelen bir miktarla donatılmalıdır), nasıl kullanıldığını ve diğer can yeleklerinin nerede bulunacağını açıklamalıdır. -tasarruf ekipmanı - işaret fişekleri, cankurtaran simidi, can salı... Ayrıca denize adam düştüğünde (MOB) (her kaptanın kabusu) ne yapacağınızı da bilmelisiniz.

Teknede manevra yaparken halatlara ve boma dikkat edin

Her yelken gezisi potansiyel olarak tehlikelidir. Bir yelkenli, inanılmaz çekme gücüne sahip çeşitli halatlarla doludur ve uçan bir bom (ana yelkenin bağlı olduğu direğe dik olan direk) sizi kolayca tekneden indirebilir. Bu yüzden nerede oturduğunuza veya tırmandığınıza, ayaklarınızın altında ne olduğuna (örneğin, bir çizgide durup durmadığınıza) ve başınızın üstünde ne olduğuna dikkat edin. Takarken özellikle dikkatli olun. Bu, yan rüzgarda seyreden bir teknenin yön değiştirmesi ve yelkenlerin bir taraftan diğer tarafa uçmasıdır. Bu, daha tehlikeli, kontrol edilmesi daha zor ve yelkenlerde daha fazla güç gerektiren yalpalama olarak adlandırılan, rüzgar yönüne veya rüzgar yönüne yapılabilir. Ancak deneyimli bir kaptan çok fazla sorun yaşamadan bunu başarabilir. Bilmek önemli olan şey, dümenci bir raptiye anons ettiğinde bir şeylerin olacağıdır. Yardım etmiyorsanız, ayakta durmayın, teknenin etrafında dolaşmayın, sadece bir fincan sıcak kahvenizin lavaboda veya bir tutucuda (asla masanın üzerinde değil) olduğundan emin olun ve oturun ki siz yardım etmeyin. bom veya hatlardan herhangi biri yolunda.

Gemide yangın tehlikesinin farkında olmak iyi bir fikirdir. İdeal olarak, gemide sigara içmeyin ve yemek pişirirken tüm güvenlik önlemlerini alın (makalemize bir göz atın - Gemide yangın ve nasıl önlenir ).

Denizciler her zaman içkiye düşkün olmuştur. Ve tuhaf bira veya bir kadeh şarap olmadan bir tatil neredeyse düşünülemez. Ancak, bir yelkenlinin kaptanı , tıpkı bir sürücü gibi, gemi demirdeyken bile alkolden tamamen uzak durmalıdır . Koşullar değişirse ne zaman aceleyle ayrılmaları gerektiğini asla bilemezler. Mürettebatla ilgili olarak, görüşler ve mevzuat ülkeden ülkeye değişir, ancak kaptanın size ne söylediği çok önemlidir. Size bir şey olursa sonuçlarına katlanacaklar, bu yüzden neye izin verecekleri onlara kalmış. Ancak teknenin bir bar olmadığını unutmayın ve yelkende olmasanız bile güvenliği unutmayın. İronik olarak, çoğu içki kazası marinalarda meydana gelir. Burası mürettebatın kendilerini güvende hissettikleri ve yerel bir bar veya restoranda birkaç içki içtikleri yerdir. Ancak uçağa binerken suya düşmek için sadece bir yanlış adım yeterlidir. Bu süreçte kafanızı vurursanız, sonu iyi olmayabilir.

Kaptan, eğlencenizi bozmayacak, eğlenceli ve rahat bir adam olsa bile, mürettebattan ve tekneden hala sorumlu olduklarını bilin. Herhangi bir sorun varsa, çözmesi gereken onlar olacaktır. Bu yüzden gemide düzeni sağlamak ve tehlikeli durumlardan kaçınmak onlara kalmış. Size emir verdiği veya bir şeyi yasakladığı için onlara kızmayın ve her zaman onları dinleyin. Kaptan ne derse desin : Sorumlu olan ve aynı zamanda gemide kararları veren onlardır. Ne istediğini düşün, ama tartışma. Sadece emirleri takip et. Bir gemide isyan ölümle cezalandırılır.

Yelkenli teknelerin en güzel çekimleri, yelkenleri gerilmiş, suyun pruvadan fışkırdığı ve güzelce yanaştığı (bir yana eğilerek) halidir. Yelken tamamen fizikle ilgilidir ve bir teknenin neden batmadığını veya alabora olmadığını açıklamak için fazla ayrıntıya girmeye değmez. Her ikisinin de neredeyse imkansız olduğunu bilin. Teknenin batması için büyük bir sızıntı (otomatik pompalar küçük sızıntıları halledebilir) veya ciddi bir arıza veya kaza olması gerekir.

Teknenin alabora olmasını ne engeller omurgadır (yelkenli teknenin su altı gövdesinin, rüzgar tarafından gemiye uygulanan basınca karşı bir ağırlık olarak hareket eden kısmı). Bu nedenle, tanım gereği, motorlu teknelerin birine ihtiyacı yoktur ve yelkenli tekneler (genellikle daha küçük sportif tekneler) olmadan da vardır. Bunlar alabora olabilir, ancak omurgası olan bir tekne alabora olamaz. Bununla birlikte, iyi rüzgar koşullarında, tekneniz geniş bir meyil açısında olabilir ve büyük olasılıkla kaptan bunu biraz eğlence için bilerek yapıyor olacaktır. Panik yapma. Bir rafta sabitlenmemiş bardaklar gibi görünebilir veya bazen yer yerine duvarda yürüyor olabilirsiniz... ama bu bir yelkenlide tamamen normaldir . Geniş bir liste açısı, seyir verimliliği açısından avantajlı değildir, bu nedenle böyle bir yelken açmak amaç değildir. Yan rüzgar varsa, tekne her zaman hafifçe yana yana yatacaktır. Bu, dümenci çakma yapacağınızı bildirene kadar. Ardından yelkenler yeniden şişirilir, tekne rota (yön) değiştirir, rüzgar karşı taraftan eser ve siz diğer tarafa yanaşmaya başlarsınız.

Garip görünebilir, ancak gemideki tuvaletler konusu ('kafa' olarak bilinir) başlı başına bir bölümü hak ediyor ve konuya ayrılmış bütün bir makalemiz var - Deniz tuvaleti: nasıl kullanılır . Ancak kaptanın tanıtım brifingi sırasında kesinlikle onları duyacaksınız. Birkaç çeşit tuvalet vardır ve her biri farklı bir temelde çalışır. Kaptan, sizinkini özel olarak nasıl kullanacağınızı size gösterecektir. Ama kesinlikle evde bulduğunuzdan farklı bir sistem . Çeşitli valfleri kapatma ve açma prosedürünü kesinlikle takip edin ve dikkatli olun, yıkama yöntemi oldukça bilim olabilir. Boruların oldukça dar olduğunu unutmayın, bu nedenle sindirim sisteminizden geçmemiş bir tekne tuvaletine ait hiçbir şey yoktur. Yemek artıkları, saçlar, tuvalet malzemeleri ve genellikle tuvalet kağıdı bile atılmaz. Yine, düşünceli olun ve kurallara uyun. Teknedeki tek tuvaleti kıracak bir şey yaparsanız kimse size teşekkür etmeyecektir. Tekrar nasıl çalıştıklarını sormaktan çekinmeyin, hata yapmaktan iyidir.

Birçok acemi denizci deniz tutmasından korkar . Ancak bunun korkusu aslında gerçeklikten daha kötü olabilir. Her zaman ve her yerde deniz tutmasından muzdarip birkaç zavallı ruh dışında, daha sakin sularda (Hırvatistan'da olduğu gibi) yelken açarken sizi hiç etkilememesi oldukça olasıdır. Önemli olan senin ruh halin. Bundan acı çekeceğinize ikna olduysanız, muhtemelen acı çekeceksiniz ve tam tersi. Ve eğer deniz tutarsanız, genellikle ihtiyacınız olan tek şey biraz temiz hava, ufka bir bakış ve düşünecek başka bir şey.

Paradoksal olarak, denizde iyi olabilirsiniz ama karaya çıkar çıkmaz başınız döner. Bu, bir haftadır dalgalar üzerinde sallanan ve aniden kendini sağlam bir zeminde bulan bir cismin normal tepkisidir. Yani denizcilerin kararsız adımlarından her zaman sadece rom sorumlu değildi. Endişelenmeyin, bu etki oldukça çabuk geçer ve kısa sürede tekrar normal hissedersiniz.

Bir yatta güneş ışınlarına çok daha fazla maruz kalırsınız. Öyleyse, en yaygın rahatsızlıklar güneş çarpması , sıcak çarpması ve güneş yanığıdır . Hava bulutlu olsa bile yüksek SPF güneş kremi sürmeyi unutmayın. Güneş gözlüğü ve başınızı örtecek bir şey giyin ve bir içme rejimine uyun. Mümkünse, öğle saatlerinde güneşte fiziksel aktivite yapmaktan kaçının. Tüm bu önlemleri alırsanız, herhangi bir tatsızlıktan kaçınırsınız. Bir yelken gezisinde hazımsızlık , kaynatılmamış tank suyu veya bozulmuş yiyeceklerin tüketilmesinden kaynaklanabilir.

Teknede her zaman bir buzdolabı bulunmayabilir ve teknede bir buzdolabı varsa, yelkenle seyahat ediyorsanız çalışmayabilir. Mümkünse sadece şişelenmiş su için ve yiyecek alırken saklama koşullarını göz önünde bulundurun. Bir restoranda biftek yemek, yenmeyen eti israf etmekten daha iyidir. Ara sıra yerel halktan taze balık satın alabilirsiniz, bu gerçek bir zevktir, ancak hemen yemeyi unutmayın.

Denizcilerin kendi dilleriyle neredeyse farklı bir tür olduğunu (denizde geçen bir haftadan sonra kesinlikle teknik terimlerle kelime dağarcığınızı zenginleştireceksiniz) ve denizde karada olduğundan çok daha başarılı olduklarını anlayacaksınız. İlk yelken tatilinizden sonra, muhtemelen siz de bağımlı olacaksınız ve denizde olmadan tam bir yıl geçiremeyeceksiniz. Yelkenle ilgili en güzel şeylerden biri, en büyük işkoliklerin bile işi unutması ve hepinizin zamanın nasıl geçtiğini anlamaması. Her şey daha yavaş ve kendi hızında ilerliyor. Sonuçta, bir yelkenli bazen 20 km/s'lik "inanılmaz" hızlara ulaşır. Ayrıca, yeni yerler ve ıssız koylar keşfedecek ve dünyayı tamamen yeni bir perspektiften göreceksiniz. Ve hiçbir zaman, yelkencilikle ilgili baştaki tüm korkularınızın geçmişte kaldığını öğreneceksiniz.